Perşembe, Nisan 18, 2024
   
Yazı
Hata
  • JUser::_load: Unable to load user with id: 63
Cuma, 17 Ocak 2014 20:47

İNSANIN HAYAT SERÜVENİ

Yazan 
Öğeyi Oyla
(0 oy)

alt

İnsanın yaratılış gayesi Allah’a ibadet etmektir.51/56 Ölüm ve hayat da bu insanların hangisinin daha iyi ibadet edeceğini test etmek için yaratılmış.67/2 Ama ‘ahsen-i takvîm’95/4 üzere yaratılan bu insanın yaratılış serüveni nasıl başladı, nasıl bitecek? Bu yazımızda, bu yolculuğu ayetler ışığında cennette, Firdevs-i Âlâ’da sonuçlandırmak istiyoruz.

Hakikaten insan yaratılmadan önce üzerine uzun bir zaman gelip geçti. Henüz o vakitlerde insan daha yaratılmadığından anılan bir şey değildi.76/1 Bu yüzden insanın, önceden hiçbir şey değil iken kendisini hakikaten Allah’ın yarattığını düşünmesi gerekir.19/67

Yaradanımız Allah, yaratmayı murad ettiği biz insanoğlunun faydalanıp ibret alması için yeryüzünde ne varsa hepsini, her şeyi yerli yerinde yarattı. Sonra iradesiyle göğe yönelip onları yedi kat gök olarak bir sistem üzere düzenledi.2/29 Sonra da meleklere: “Ben, yeryüzünde hükümlerimi yerine getirecek bir halife, yetki ve yöneticiliğe elverişli bir insan yaratacağım.” dedi. Melekler de: “Yâ Rab! Biz seni hamd, övgü ile yüceltip ve seni bütün noksanlıklardan tenzih edip ulularken, orada senin emirlerini tutmayıp bozgunculuk çıkaracak ve kan akıtacak birisini mi yaratacaksın?” deyince Allah Teâlâ: “Şüphesiz ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim.” diyerek onlara karşılık verdi.2/30

Ve Allah (cc.), yarattığı Âdem’e eşyaya ait bütün isimleri öğretti,2/31 sonra Adem onların isimlerini meleklere Allah’ın emri ve izni ile haber verdi.2/33Daha sonra da Allah meleklere: “Kudretim için Âdem’e secde edin.” dedi de  cinlerden olan18/50 iblis hariç, hepsi hemen secde ettiler. O ise direndi, secde etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.2/34

Sonra Allah (cc.) Âdem ve onun özünden/maddesinden yarattığı4/1 eşi Havva anamıza: “Sen ve eşin cennette kalın, dilediğiniz yerde oradaki nimetlerden bol bol yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın; yoksa kendisine yazık edenlerden olursunuz.” emrini verdi.2/35 Ve Ademoğlunun, Yaratıcısı olan Rabbini dinlemeyen ve secde etmeyen şeytan ile imtihanı burada başladı.

Derken, şeytan onları “cennette ebedî kalırsınız.” aldatmacasıyla o ağaçtakinden yedirdi ve ikisinin ayağını kaydırıp içinde bulundukları yerden, cennetten çıkarmayı sağladı. Allah (cc.) da: “Haydi! şeytana uymakla birbirinizin düşmanı olarak hepiniz yeryüzüne inin. Sizin için ömrünüzün sonuna kadar yeryüzünde ikamet etme ve faydalanma, geçiminizi sağlama imkânı vardır.” dedi.2/36 Böylece insanoğlunun dünya serüveni başlamış oldu.

Dünyaya gönderilen Âdem (as.), Rabbinden aldığı birtakım kelimeleri belledi/öğrendi ve onlarla O’na tevbe etti ve yalvardı. Allah (cc.) da onun tevbesini kabul etti.2/37 Yeryüzüne inen Âdem (as.)’a Rabbinden şu talimat geldi: “Eğer benden size ve neslinize bir hidayet, Peygamberlik/Kitab gelir de, kim hidayetime/rehberime tâbi olursa, artık onlara hiçbir endişe yoktur ve onlar bir üzüntü de duymayacaklardır.”2/38 Allah insanoğluna gönderdiği sayısız peygamberi4/164;40/78 ile doğru yolu gösterdi.

Rabbimiz, Âdemoğulları’ndan, onların gelmiş gelecek zürriyetlerini, sırtlarından, sulblerinden zerreler halinde alıp çıkarmış ve onları, kendilerine şahit tutarak: “Ben sizin, Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da: “Evet Rabbimizsin, şahit olduk.” demişlerdi. Bu da dünyada kâfirliğe sapıp da kıyamet gününde: “Biz bundan habersizdik.” dememeleri içindi.7/172 Yahut: “Ne yapalım, ancak daha evvel babalarımız Allah’tan başkasına bağlılık göstererek O’na ortak koşmuşlardı. Biz ise ancak onlardan sonra gelen ve onlara uyan bir nesil olduk. Batıl yoldan gidenlerin işledikleri günahlar yüzünden bizi de helak edecek misin?” demesinler diye idi.7/173

Peygamberler dahil, dünyada hiçbir insana ebedî hayat verilmedi.21/34 Yeryüzüne gelen her nefis ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak şer ile de hayır ile de denenecektir. Sonunda hepisinin dönüşü Allah’adır.21/35 Çünkü yeryüzünde bulunan her canlı fanidir, yok olacaktır. Baki ve ebedi kalacak sadece Yaradanımız Allah olacaktır.55/26;28/88

Kimi insanlar bilmeden Allah hakkında tartışır ve bu hususta azgın şeytan ve benzerlerine uyar.22/3 Halbuki o şeytan hakkında yazılmıştır ki: “Kim kendisini dost edinirse kesinlikle onu saptırır ve o kimseyi cehennemin alevli ateşine iletir.”22/4

Doğrusu Allah, insanı kudretini göstermek ve teklifleriyle imtihan etmek için, erkekteki çeşitli unsur ve salgılar içindeki genetik kısmın, kadın yumurtasındaki genetik kısımla karışmış bir nutfe/zigottan yarattı da insanı işiten ve gören bir varlık yaptı76/2 ve şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Şâyet öldükten sonra dirilmekten şüphe etmekte iseniz ilk yaratılışınızı hatırlayın. Kesinlikle bilin ki biz, sizi ilk önce karışmış çeşitli renk topraktan, insan olarak yarattıktan sonra sırasıyla onun içinden çıkan nutfe, aşılanmış yumurta/zigot halinden sonra bir alaka, sonra üzerinde uzuvlarının bir kısmı belirli bir kısmı belirsiz küçük bir et parçasından, bir mudgadan yarattık ki size ne olduğunuzu ve kudretimizi açıklayalım. Rahimlerde dilediğimizi, belirtilmiş bir vakte kadar durduruyoruz, sonra sizi bir bebek halinde çıkarıyoruz. Derken olgunluğa erişmeniz için sizi büyütüyoruz. İçinizden kimi erken öldürülüyor, kimi de daha önce bazı şeyleri bilirken, sonra artık çocuk gibi hiçbir şey bilmez hâle gelmesi için erzel-i ömr’e, ömrün en kötü devrine itiliyor.22/5

Allah (cc.) Nuh’u ve İbrahim’i peygamber olarak gönderdi. Peygamberliği ve Kitab’ı da artık onların nesillerine verdi. Onlardan bir kısmı doğru yolu bulmuştur. Fakat çoğu yoldan çıkmışlardır.57/26 Yine Allah (cc.), resûllerini, açık delillerle gönderdi ve insanların adaleti vahye uygun olarak ayakta tutmaları için, onlarla beraber hükümleri bildiren Kitab’ı ve mîzânı, adalet ve ölçüyü de indirdi 57/25 ve şöyle ferman buyurdu:

“Allah’a ve resûllerine inananlar hem Rableri yanında dosdoğru olanlar hem de Allah için şehit olanlar/şâhitlikte bulunanlardır. Onların hem mükâfatları, hem de nurları vardır. İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennem ehlidirler.57/19 Bilin ki âhiret kazancına önem verilmeden geçirilen dünya hayatı, ancak geçici bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda bir övünme, mal ve evlatta çoğalma yarışıdır. Bu tıpkı şuna benzer: Bir yağmurun bitirdiği o yeşil bitki, ekincilerin hoşuna gider, fakat sonra o bitki kurur da sen onu sararmış halde görürsün. Sonra da çer çöp olur. İşte dünyadaki her şey de böyledir. Âhirette ise günahkârlara şiddetli azap, iyilere de Allah’tan mağfiret ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir faydalanmadan, bir rüyaya sevinmeden başka bir şey değildir.57/20

Yer sarsıntı ile çarpıla çarpıla paralandığı, melekler sıra sıra iken Rabbinin emri geldiği zaman, o gün cehennem de getirilip ortaya konulur. O gün günahkâr insan, her şeyi hatırlar, ama artık hatırlama ona ne fayda verecek? O zaman: “Ah keşke ben, bu hayatım için dünyada iken sâlih ameller yapıp önceden gönderseydim.” diyecek. Artık o gün, O’nun azabı gibi, hiç kimse azap edemez ve hiç kimse, O’nun âsîlere vurduğu bağ gibi bağ vuramaz. Ey Allah’ın rızasıyla huzura eren nefis! Rabbini hoşnut etmiş ve sen de Rabbin tarafından hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön. Haydi iyi kullarımın içine katıl ve cennetime gir! denilir.89/21-30

Bu duruma erişmek için çalışmak, insanın en büyük gayesi olmalıdır. Bu aşamaya gelmesi için insanın, nefsiyle mücadelesinde nefsinin hayvanî yönüyle, Emmâre olan kötülüğe, günaha teşvik eden yönü ve Levvâme yani günahlarından pişmanlık duyup kendini kınayan fakat tam vazgeçemeyen yönleriyle mücadele edip onlardan kurtulması lazımdır.

Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca yığılıp biriktirilmiş altın ve gümüşten ve otlağa salınmış özel besili atlardan; deve, sığır, koyun, keçi gibi hayvanlardan ve ekinlerden yana nefsin istekleri, insanlara süslü cazip gösterildi. Bunlar imtihan için verilen dünya hayatının geçici birer nimetidir. Varılacak yerin en güzeli ise Allah’ın katındadır.3/14 Ey Resûlüm! De ki: “Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takvâya erenler, yani Allah’ın emrine uygun yaşayıp günahtan sakınanlar için Rableri katında, içinde devamlı kalacakları, alt tarafından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve hepsinin üstünde Allah rızası vardır. Allah kullarını hakkıyla görmektedir.”3/15

İnsanlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Halbuki kıyamet günü, yeryüzü tamamen O’nun tasarrufundadır. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüş olacaktır. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir. Kıyamet kopunca, ilk Sûr’a üflenecek, artık Allah’ın dilediği meleklerinden başka, göklerde olan ve yerde olanların hepsi düşüp ölecektir. Sonra ona bir daha üflenecek, onlar hemen dirilip ayakta bakınıp duracaklar.39/67-8

Yer, Rabbinin nuruyla parlayacak, amel defteri ortaya konulacak, peygamberler ve şâhitler getirilecek, onlar haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hükmedilecektir. Herkese yaptığının karşılığı tam olarak ödenir. O Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir. Kâfirler, bölük bölük cehenneme sürülürler. Nihayet oraya geldikleri zaman, onun kapıları açılacak ve bekçileri onlara: “Size, içinizden, Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugününüze kavuşmanız hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” diyecekler. Onlar da: “Evet geldi.” diyecekler. Fakat artık azap sözü, kâfirler üzerine gerçekleşecektir. Onlara:) “Girin, içinde temelli kalacağınız cehennemin kapılarından. İşte, Allah’a imana ve teslimiyete karşı kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!” denilir.39/69-72

Rablerine saygı duyup emrine uygun yaşayanlar ise, bölük bölük cennete sevkedilecekler. Nihayet oraya gelip de kapıları açılınca, cennetin bekçileri onlara: “Size Allah’tan selam olsun, tertemizsiniz. Artık ebedî olarak buraya girin!” diyecek. Cennetlikler de: “Bize verdiği cennet sözünü yerine getiren ve bizi, dilediğimiz kısmında oturacağımız cennet yurduna mirasçı yapan Allah’a hamdolsun. Allah için çalışanların mükâfatı ne güzelmiş!” diyecekler.39/73-4

Melekleri görürsün ki arşın etrafını kuşatmış olarak Rablerini hamd ile tesbih ederler. O gün o cennet ve cehennemlik olanlar arasında hak ile hükmedilmiş ve: “Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” denilmiş olacaktır.39/75

Mahmud Z. Ünal

15 Şevval 1433- 2 Eylül 2012

Okunma 15091 defa

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.