- Hata
-
- JUser::_load: Unable to load user with id: 63
Son Haber (3)
Saraybosna kuşatmasının 22. yıldönümü
Saraybosna'nın kuşatılmasıyla başlayan ve yakın tarihin en trajik olaylarının yaşanmasına neden olan Bosna savaşının üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen acılar hala tazeliğini koruyor
Sırp birliklerinin 6 Nisan 1992 tarihinde, Saraybosna'yı kuşatmasıyla başlayan, 100 binin üzerinde insanın akıl almaz biçimlerde öldürülmesi ve binlercesinin evlerini terk etmek zorunda kalmasıyla sonuçlanan Bosna savaşının acı izleri hala canlılığını koruyor.
Bosna Hersek'in, 1 Mart 1992'deki referandumunla bağımsız bir devlet olmasının hemen ardından, 6 Nisan 1992'de Saraybosna'nın Sırp birlikler tarafından kuşatılması, 3,5 yıl süren ve geride büyük acılar ve unutulmayacak kötü hatıralar bırakan kanlı bir savaşı resmen başlattı.
Bu nedenle, İkinci Dünya Savaşı'nda, 6 Nisan 1945 tarihinde Nazi Almanyası'nın işgalinden kurtulan ve o tarihten itibaren "Saraybosna Şehir Günü'' ya da "Saraybosna'nın Kurtuluş Günü" olarak kutlanan 6 Nisan, 1992 yılındaki Sırp kuşatmasından sonra ''Saraybosna Kuşatması'nın Yıldönümü'' olarak anılmaya başlandı.
Modern tarihin en uzun kuşatması olarak kabul edilen ve tam bin 425 gün süren Saraybosna kuşatmasında, bin 601'i çocuk toplam 10 bin 514 kişi hayatını kaybetti.
Saraybosna'nın kuşatılması ile resmen başlayan ve ülkenin dört bir yanına yayılan savaşta da Kızılhaç Örgütü'nün verilerine göre, 3,5 yılda, 312 bin sivil hayatını kaybetti ve 2 milyona yakın insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Kanlı savaş, 21 Kasım 1995 tarihinde, ABD'nin Ohio eyaletindeki Dayton Hava Üssü'nde, Boşnak, Sırp ve Hırvat tarafların anlaşması ile sona erdi. Dayton Barış Antlaşması, ABD'li diplomat Richard Hallbrooke'un girişimleriyle Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç, eski Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç ve eski Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franyo Tucman tarafından paraf edildi.
Dünya Bülteni
Kanser tedavilerinde yerli ilaç hedefi
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, ulusal kanser tedavi politikaları kapsamında, yerli ilaç üretimine öncelik verdiklerini belirtirken, ‘’2018’li yıllara kadar kanser alanında kullanılan ilaçların büyük bir bölümünün, yerli üretimini gerçekleştirmiş olmayı planlıyoruz. Türkiye’de kullanılan ilaçların yüzde 70’inin yerli üretimini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz’’ dedi.
Gültekin, Kanser Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada , dünya genelinde kanserin ölüm nedenleri arasında birinci sırada, Türkiye’de ise ikinci sırada yer aldığını belirtirken, Avrupa Birliği başta olmak üzere ABD, Kanada, Japonya, Avustralya gibi birçok gelişmiş ülkesine göre kıyaslandığında Türkiye’deki kanser oranlarının bu ülkelerin gerisinde olduğunu söyledi.
Türkiye’de kanser artış hızının dünyadaki artış hızına benzerlik gösterdiğine işaret eden Gültekin, ancak son yıllarda geçmiş yıllara kıyasla Türkiye’de kanser artışında hızın bir miktar azaldığını ifade etti. Erkeklerde en çok akciğer, kadınlarda ise meme kanserinin görüldüğüne dikkati çeken Gültekin, çocuk kanserlerinde de löseminin ilk sırada yer aldığını bildirdi. Nüfusun genç olmasınında etkisiyle Türkiye’de kanserlerin ağırlıklı 60 yaş üstü olmakla beraber 40-50 yaş grubunda bir miktar fazla görüldüğünü ifade ederek kanser programında önlenebilir etkenler olması nedeniyle tütün ve obeziteyle mücadelenin önemini vurguladı.
Millî Gazete
Beslenme de mevsime göre değiştirilmeli
Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, mevsim değişimlerinin bağışıklık sistemini etkilediğini, özellikle çocuk, yaşlı ve kronik hastalığı bulunanların daha bilinçli beslenmesi gerektiğini söyledi.
Baharın gelişiyle yaşanan mevsim değişikliğinin, enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskini artırdığını, bu nedenle beslenmenin önem taşıdığını vurgulayan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Özenoğlu, şöyle konuştu:
“Mevsim değişikliği nedeniyle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar daha fazla risk taşıyor. Hastalığa yakalanmamak için vitamin ve mineral yönünden zengin besinler tüketilmesi önem taşıyor. Mevsim değişikliklerinin sıkça yaşandığı dönemlerde A, C, E vitaminleri ile çinko gibi minerallerinden zengin sebzelerden brokoli, karnabahar, ıspanak, pazı, havuç, marul, maydanoz bolca tüketilmeli. Ayrıca meyve tüketimine de özen gösterilmeli.”