Perşembe, Kasım 21, 2024
   
Yazı

İTİKAFA NİYETLENDİK Mİ? 25 MAYIS - 3 HAZİRAN 2019 (itikaf.org)

                                                                             İTİKAFA NİYETLENDİK Mİ?                                                              

  

25 Mayıs - 3 Haziran 2019

 

                                                                   Daha geniş bilgi için itikaf.org

 

İtikâf Nedir?

İtikâfın amacı; dünyayla ilişkileri asgarî düzeye indirerek kişinin kendisiyle baş başa kalması, daha fazla ibadet yaparak, dua ederek günahlarının bağışlanmasını umması ve Allah’a daha çok yaklaşmasıdır.

 İslâmî literatürde itikâf, “bir mescidde Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle ve belirli kurallara uyarak inzivaya çekilmek” demektir. Hadis kaynakları Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretten sonra her yıl Ramazan’ın son on gününde itikâfa çekildiğini, hanımlarının da genelde Resûl-i Ekrem’le birlikte itikâf yaptığını nakleder (Müslim, “İtikâf”, 3; Tirmizî, “Savm”, 80). Hz. Âişe (r.anha)’nın bildirdiğine göre Resûlullah (s.a.s) Ramazan’da son on gün girince geceleri ihyâ eder, ailesini ibadet için uyandırır, ibadete daha çok önem verir, diğer vakitlere nisbetle daha çok ibadet eder ve Müslümanlara da bunu tavsiye ederdi. (Müslim, “İtikâf”, 7)

 Bir ibadet çeşidi olarak itikâf, Hz. İbrahim (a.s) zamanından beri bilinmektedir (2/Bakara, 125). Kur’an tarafından da onaylanan (2/Bakara, 87) bu ibadet, Hz. Peygamber’in hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Resûlullah (s.a.s)’in Medine’de sadece bir sene hariç her yıl itikâf yaptığı bilinmektedir (Tirmizi, “Savm”, 79).

 İslâm öncesi Mekke toplumunca da bilinen itikâf, Hz. Peygamber’in uygulamalarıyla sünnet vasfı kazanmıştır. O, zaman zaman ve çoğunlukla da Ramazan ayının son on gününde Mescid-i Nebevî’de itikâfa girer, yani günün bütün saatlerini orada geçirirdi. Kendisine bu maksatla mescid içinde bir çadır kurulduğu, zorunlu ihtiyaçları dışında mescidden çıkmadığı bilinmektedir. (Müslim, ‘’İtikâf”, 79; Tirmizî, “Savm” , 1-6; Ebû Dâvud, “Savm”, 77-78)

 İtikâfa girmek nefsi yasaklardan korumada daha etkili bir yöntem olduğu gibi Ramazan’ın son on gününde olması tahmin edilen Kadir Gecesine rastlama imkânı ve umudunu da artırır. Kadir Gecesi mü’minlerin en değerli, en bereketli, en mutlu gecesidir. Çünkü Yüce Yaratıcı’nın, rahmet kapılarını sonuna kadar açtığı, mânevî ziyafetin davetlilerine her türlü ihsanda bulunulduğu bin aydan daha hayırlı bir gecedir.

 Ebû Hüreyre (r.a)’ten rivayet edilen bir hadise göre Hz. Peygamber, Kadir Gecesi hakkında şöyle buyurmuştur. “Kim ki inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.” Resûlullah (s.a.s) özellikle Kadir Gecesini Ramazan’ın son on gününün tek gecelerinde aramamızı tavsiye etmiştir. (Müslim, “Sıyam”, 216)

 Ümmetine nebevî bir hatıra bırakan Hz. Peygamber, itikâfı teşvik ve tavsiye ederek “Kadir Gecesinden mahrum olan bütün hayırdan mahrum olur.” buyurmuştur. (Müsned, II, 230, 285)

 Dolayısıyla itikâf, modern hayatta yaşanan yoğunluk sebebiyle kendisine zaman ayıramayan Müslüman için bulunmaz bir fırsattır. Geride bıraktığı yılın muhasebesini yapmak, geleceği daha verimli bir şekilde planlayabilmek, Ramazan ayının mânevî ikliminden daha fazla yararlanmak ve “bin aydan daha hayırlı olan o kadri yüce olan Kadir Gecesini (97/Kadr, 1-5) tam olarak ihyâ edebilmiş olmanın yoludur.

 

 İtikâf'ın İslâm'daki delilleri nedir?

 İtikâf meşru bir ibadettir. Meşruiyeti Kitap ve Sünnetle sabittir.

 Kur’ân-ı Kerim’de; “Mescidlerde itikafa çekildiğiniz zaman kadınlarınıza yaklaşmayın.” buyurulur. [2/Bakara, 187.]

 Peygamber (sav) Efendimiz Medine’de hicretin ikinci yılında Ramazan orucunun farz kılınmasından itibaren ömrünün sonuna kadar her Ramazan ayının son on gününde itikâfa girmiştir. Nitekim Hz. Aişe validemiz Peygamber (sav) Efendimiz’in itikâfa girmesiyle ilgili şöyle demiştir: “Hz. Peygamber vefat edinceye kadar itikâfa girer ve derdi ki; ‘Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde arayın.'” Hz. Peygamber’den sonra zevceleri de itikafa girdi. [Müslim, İtikâf, 5.]

 Peygamber (sav) Efendimiz’e Medine hayatı boyunca on sene müddetle hizmet etme şerefine nâil olan ve Peygamber (sav) Efendimiz’den en çok hadis rivayet edenlerden biri olan Enes b. Mâlik ile ashâbın en güzel Kur’an okuyanlarından biri olan Übey b. Ka’b ise Peygamber (sav) Efendimiz’in itikâfları ile ilgili şöyle demişlerdir: “Resûlullah (sav) Ramazan’ın son on gününde itikâfa girerdi. Fakat bir sene (seferde olduğu için) itikâfa giremedi. Ertesi sene 20 gün itikâfa girdi.” [Ebû Dâvûd, Savm, 77; Tirmizî, Savm, 79.]

 

NEDEN İTİKÂF?

 Allah Resûlü’nün itikâf için gösterdiği bu hassasiyetin ardında yatan sebep, bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir gecesini ihya etme düşüncesiydi. Resûl-i Ekrem, son on günü itikâfta geçirmekle, âdeta bu kadirli geceyi, gece gündüz ibadetle, tefekkürle geçirmek istemekteydi. Nitekim Cebrail (as) tarafından Kadir gecesinin Ramazan’ın son on gününde olduğu kendisine bildirilene kadar Hz. Peygamber, önce Ramazan’ın ilk on gününde, sonra ortasındaki on günde itikâfa girmişti. Ancak her defasında Cebrail (as), “Aradığın şey önünde(ki günlerde)dir.” diye uyararak nihayetinde onu son on günde itikâfa girmeye sevk etmişti. (Buhârî, Ezân, 135)

 

GÜNÜMÜZDE İTİKÂF

 Modern hayatta gündüzleri iş güç, geceleri televizyon internet gibi pek çok oyalayıcı nedenden dolayı, tefekküre, daha doğrusu kendisine zaman ayıramayan Müslüman için bulunmaz bir fırsattır itikâf.

 Son yıllarda kimi çevreler, hayatın yoğun stresine ve sorunlarına karşı, reiki, meditasyon, yoga gibi bazı uygulamaları yegâne çözüm gibi sunulabilmektedir. Oysa huşû içinde kılınan namaz ile itikâf içinde geçirilen vakitler, sadece bir zihin boşalması değil, aynı zamanda imanın kemâle erdirilmesi gayreti, nefis muhasebesi, nefis terbiyesi ve tezkiyesidir aslında. Kişinin nereden geldiğini ve nereye gittiğini derinlemesine tefekkür ederek hedeflerine daha emin adımlarla ilerlemesi için tamamen kendine ayırdığı vakitlerdir. Bireyin kendini hatırlamasıdır, Rabbini hatırlamasıdır, hakikat aynasına bakıp kendine gelmesidir.

 

İTİKÂFIN ŞARTLARI

 Diğer ibadetlerin olduğu gibi itikâfın da birtakım şartları vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

 1- Niyet. Niyet diğer ibadetlerde şart olduğu gibi itikâfta da şarttır. Niyet etmeksizin camide beklemek itikaf yerine geçmez.

 2- Erkeğin beş vakit cemaatle namaz kılanan mescidde itikâfa girmesi. İtikâfın en faziletlisi Mescid-i Haram’da, sonra Mescid-i Nebevî’de, sonra Mescid-i Aksâ’da olandır. Diğer mescidlerdeki fazilet cemaatin çokluğuna göre değişir.

 3- Oruç. Vâcib olan itikâf için şarttır.

 4- Kadınların hayız ve nifastan temiz olmaları. Cünüblük oruca mâni olmadığı için taharet, vâcib olan itikâfta bile şart değildir. Onun için itikâfa giren mescid içerisinde ihtilam olursa itikâfı bozulmaz.

                                                     

 

                                                       

 

 

 

 

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile