EY İMAN EDENLER!
Adalet Timsâli Şâhitler Olun.
Ey iman edenler! Allah için adaleti (hakkı) ayakta tutan (hâkimler), adalet timsâli şâhitler olun. Bir kavme duyduğunuz kin sizi adaletten sapmaya sevketmesin. Âdil davranın, takvâya daha yakın olan da budur. Allah’a karşı takvâlı olun (emirlerine uygun yaşayın). Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Maide Suresi / 8)
KUR'AN'IN ANLAMIYLA BULUŞUYORUZ
ALLAH (CC) ADALETİ EMREDER
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
- Şu bir gerçek ki Allah, size emanet (ve iş)leri mutlaka ehline (İslâm’a göre ahlâkı sağlam, yeteneklilere) vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz Allah, (her şeyi) işiten ve görendir. (Nisa Suresi: 58)
- (Ey müslümanlar!) Böylece sizi dengeli (seçkin ve adaletli) bir ümmet kıldık ki, insanlara karşı (adaletin örneği ve hakikatin) şâhitler(i) olasınız ve Peygamber de sizin lehinizde şâhit olsun. (Resûlüm! Biz vaktiyle arzulayıp da şu anda) yöneldiğin kıble (olan Kâbe’)yi ancak (sen) Peygamber(im’)e uyanları, topukları üzerinde geri dönen (münâfık ve mürted)lerden ayıralım (da onlar bilsinler) diye kıble yaptık. Gerçi bu (çevrilme) elbette Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerden başkasına ağır gelmektedir. Allah sizin imanınızı (Mescid-i Aksâ’ya yönelerek kıldığınız namazlarınızı) asla zâyi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir. (Bakara Suresi: 143)
- “Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı tam olarak, adaletle yerine getirin, insanlara eşyalarını (haklarını) eksik vermeyin ve yeryüzünde (Allah’ın koyduğu sosyal ilkeleri değiştirerek) bozgunculuk yapmayın, kargaşa çıkarmayın (ve fenalık yapmayın)!”(Hud Suresi 85)
O’NUN (sav) AHLAKI KUR’AN’DI
- Abdullah İbni Amr İbni’l-Âs (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki, adâletle iş gören ve hükmedenler, Allah katında nurdan minberler üzerinde Rahmân’ın sağ elinin yanında olacaklardır. O’nun her iki eli de sağdır. Bunlar, hükümlerinde ve aileleri ile sorumlu bulundukları hakkında adâleti gözeten kimselerdir”. ﴾Müslim, İmâre 18; Nesâî, Âdâbü’l-Kudât 1﴿
- Enes b. Mâlik (r.a.)’in rivâyet ettiğine göre Rasûlullâh (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Hükmettiğiniz zaman adâletle hükmedin. Öldürdüğünüzde de güzel bir yolla (eziyet etmeden) öldürün. Şüphesiz ki, Allah güzeldir, iyi ve güzel muameleden hoşlanır”.﴾Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, 6/40; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 5/197.﴿
- Ubâde b. Sâmit (r.a.)’den rivâyete göre, o şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v)’e zor ve kolay hallerimizde, sevinçli ve kederli günlerimizde dinleyip itaat etmek, işinin ehli yöneticiyle emirlik konusunda tartışmamak, nerede olursak olalım hak ve adâleti söyleyip Allah uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmayıp bu korkuyla hakkı bırakmamak üzere biat etmiştik”. ﴾ Nesâî, Bey’at 4; Tirmizî, Siyer 34; İbn Mâce, Cihad 41.
ADALET, AHLÂKÎ ERDEMDİR.
Kur’ân-ı Kerîm’de hak ve adaletin mutlaklığı öylesine vurgulanmıştır ki bizzat Allah’ın âhirette hiçbir haksızlığa mahal verilmeyecek şekilde adaletle hükmedeceği ve onun bu vaadinin kesin (hak) olduğu belirtilmiştir.(10/Yûnus, 54-55; 21/Enbiyâ, 47; 39/Zümer, 69.) Hükümde, idarede ve beşerî münasebetlerde adalet insanlığın ve İslâm’ın hedefi olmakla beraber, belli bir uygulama ve davranışın her zaman ve her yerde adaleti temin edip etmediği hususu önemli bir problem teşkil etmektedir. İslâm düşünürlerine göre burada iki kategori vardır. Birincisi akla dayanır ve devamlıdır; bu kategoriye giren davranışlar daima âdil ve güzeldir. Söz gelişi iyiliğe iyilikle karşılık vermek, zarar vermeyene zarar vermemek gibi. İkincisi kanun ve kaideye dayanır, dolayısıyla izafîdir ve zaman içinde değişebilir. Bu tür adalet, bazan mukabele yoluyla ve mecazen “Kötülük, tecavüz” gibi kelimelerle de ifade edilir. Meselâ kötülüğe kötülükle mukabele etmek, tecavüzü aynı ölçüde tecavüz ile karşılamak gibi. Ayrıca kısas, diyet, tazminat, misilleme de bu kategoriye giren örneklerdir. (el-Müfredât, ‘adl, md. )
Allah’ın adaleti, var olan her şeye varlık hiyerarşisi içindeki durumuna göre tamlık ve mükemmellik kazandırmasıdır. İlâhî adalet, varlık sahnesinde yer alan her varlığın bütün gelişim safhalarında ve hatta her cüzünde tecellî etmiştir.
Hz. Peygamberin adalet sıfatını kazanabilmesi, daveti yani risâlet görevini yerine getirmesi, bu konuda insanların keyfî istek ve arzularını hesaba katmaksızın ilâhî emirlerin gösterdiği şekilde doğru olması ve Allah’ın daha önceki kitaplarda bildirdiği ebedî gerçeklere inanması şartına bağlanmıştır. (42/Şûrâ, 15.)
İnsanın Allah nezdinde en üstün değer ölçüsü olan takva (49/Hucurât, 13.) erdemine nail olabilmesi için âdil olması (5/Mâide, 8) ve adaletli söz söylemesi (6/En’âm, 152.) gerekir. Esasen doğrulukla (sıdk) birlikte adalet (adl) de ilâhî kelâmın birer niteliğidir. ( 6/En’âm, 115.)
Adalet sıfatı kaybolursa bundan fazlalık veya eksiklik şeklinde iki taraf doğmaz; sadece zıddı ve karşıtı doğar ki o da cevrdir” (İhya, III. 54; Mânü’l-amel, s. 91.)
Adaletin ölçüsü yahut dayanağı hakkaniyettir. Hidayete hak sayesinde ulaşılabileceği gibi adalet de hakka uymakla sağlanır. Hak, sabit bir kanun ilkesidir. Bir hak konusunda hüküm verilirken, hakkın kendi lehine hükmedilmesi halinde bundan memnun olan, fakat aleyhine hükmedilmesi durumunda bu hükmü tanımayan insanlar için “İşte bunlar zalimlerdir” ( 24/Nûr, 48-51.) denilmiştir. Şahsî menfaat temini, akrabalık, düşmanlık gibi hissî durumlar, taraflardan birinin soylu veya aşağı tabakadan olması, bedenî veya ruhî bakımdan kusurlu bulunması gibi ahlâk kanununu ilgilendirmeyen sebepler bir hakkın ihlâlini, örtbas edilmesini ve sonuç olarak adalet ilkesinden sapmayı mazur gösteremez. (5/Maide, 8; 4/Nisâ, 3; 3/Âl-i İmrân, 75.)
...
Adalet, ferdî ve içtimaî yapıda dirlik ve düzenliği, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine uygun yaşamayı sağlamaktır.
Adalet, ahlâkî erdemdir.
Adalet, “Davranış ve hükümde doğru olmak, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak, eşit kılmaktır.
Adalet, Allah’a şirk koşmamaktır.
Adalet, orta yoldur, yapılması gerekenin en iyisini ve uygun olanı yapmaktır, istikamettir.
Adalet, düzendir, dengedir, denkliktir, eşitliktir, gerçeğe uygun hükmetmedir, doğru yolu izlemektir, takvaya yönelmektir, dürüstlüktür, tarafsızlıktır.
Adalet, insanın fizyolojik ve fizyonomik yapısındaki uyum, ahenk ve estetik görünümdür.
Adalet, insanın ruhî ve manevî yapısında bulunan denge (itidal) ve ahenktir.
Adalet, insanların keyfî istek ve arzularını hesaba katmaksızın ilâhî emirlerin gösterdiği şekilde doğru olmaktır.
Adalet, başkalarının gelişigüzel istek ve telkinlerinden etkilenmeyen istikrarlı bir doğruluk ve ahlâk kanununa itaatla gerçekleşen ruhî denge ve ahlâkî kemaldir.
Adalet, hayatın her anında aşırılıklardan uzak bir davranış sergilemektir.
Adalet, içtimaî bünyede de aşırılıklardan uzak, dengeli ve uyumlu bir hayat tarzı benimsemektir.
Adalet sıfatından yoksun olan kişi dilsiz, âciz ve hiçbir işe yaramayan bir köle gibidir. Böyle birisi, adalet faziletini kazanmış, dolayısıyla doğru yolu bulmuş olanla bir tutulabilir mi?
Adalet, kazanılması gereken bir kemal, olgunluk sıfatıdır.
Adalet, insanın ahlâkî davranışlarının öteki temel faziletleriyle uyumlu bir sonucudur.
Adalet, zulüm ve zulme boyun eğme diye adlandırılan iki rezaletin ortasıdır.
Adalet, sadakattir, ülfettir, vefadır, şefkattir, sıla-i rahimdir, iyiliğin karşılığını vermedir, ortak işlerde dürüst hareket etmedir, hakları güzellikle ödemektir, yakınların ve erdemli kişilerin dostluğunu kazanmaktır, teslimiyettir, tevekküldür, ibadettir.
Adalet, borcunu vermek, alacağını istemektir; görevini yerine getirmek ve hakkını almaktır.
Adalet, iyiliğe iyilikle karşılık vermektir, zarar vermeyene zarar vermemektir.
Adalet, kısastır, diyettir, tazminattır, misillemedir.
Adalet, verilen ile hak edilen arasındaki dengedir. Bu denge bazı hallerde eşitlikle gerçekleşir; ancak adalet eşitlik değil, dengedir... ( Bu yazı, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi [DİA], İstanbul, 1988; 1/341-344. Sayfalar arasında yer alan Adalet maddesinden uyarlamıştır.)
Bu köşenin içeriği KUR’AN’IN ANLAMIYLA BULUŞMAK PLATFORMU tarafından hazırlanmıştır. Ayet mealleri Hasan Tahsin Feyizli'nin Hazırladığı Feyzü'l Furkan Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali’nden alınmıştır. Ayet meallerinin tamamına www.kuranimiz.net, ses dosyalarına www.akradyo.net adreslerinden ulaşabilirsiniz. Görüş ve önerileriniz için: Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız